Hakkımda

Fotoğrafım
Yıllar boyu edindiğim bilgi ve tecrübelerimi burada siz takipçilerim ile paylaşmak için açtığım bloğumda genel olarak finans dünyasının bilinmeyenlerine yol alacağız.Beni tanımayanlar için inşaat mühendisliği ve finans alanında diplomalarım olup 2 alanda da çalışmalarıma yıllardır profesyonel olarak devam etmekteyim.(Bu hesabın kapsamı sadece küresel ekonomi ve piyasalar ile ilgili yorumlarımla sınırlı olacaktır. Burada yer alan yorumlarım yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.)

22 Ağustos 2019 Perşembe

Another Year of Fear: 2020?


The fact that US 10-year bonds are bad memories of every period below the 3-month treasury bills gives us an idea about next year.

With such data, it will be easily seen that the 2020 year will cause a global change of position for the USA. Rather than VIX (Fear Index), I make inferences about global policies based on this index pricing. With the exception of a few people I mentioned earlier, this situation doesn't attract the attention of most people, and if you think of it or if you hear it somewhere, you know from the first ...

The same signs occurred before the Gulf War in 1991, before the September 11 attacks in 2001 and before the global economic crisis in 2008. And if that doesn't change, it wouldn't be a surprise to see that in 2020, we're confronted with a major global event. The fact that we have the data compared to the past, the formation of systems that we can make comparisons, gives us the opportunity to compare similar periods as well as how obvious it is done.


I said that on 19.06.2019 !!! Good morning everyone!!!! Look at this for Turkish translated; https://mehmetcagdas.blogspot.com/2019/06/bir-baska-korku-yl-2020.html 

They shared an my ide idea on the world economic forums and I said that a months ago.When I saw it, I looked at where they got it, and what I saw was fed sources. I think if the Fed had found this idea on its own, I would not have seen any article written about it!!!

Thats the link of this news;
https://www.weforum.org/agenda/2019/08/a-global-recession-is-looming-heres-how-we-might-avoid-it

En kötüyü geride mi bıraktık?

Son günlerde çokça söylenen en kötüyü geride bıraktık söylemleri ne kadar doğru ne kadar yanlış bir de veriler doğrultusunda bakalım istedim.

İlk verimiz ''Dış Borç Oranları'' üzerine, yani ekonomi yönetimimiz ülkemizi borçlandırarak mı büyütmüş yoksa üreterek mi soruları burada önem arz ediyor.

DIŞ BORÇ ($ BAZINDA MİLYAR)

Tabloya baktığımızda dış borcun her geçen yıl artarak sonunda en yüksek seviyelerine ulaştığını net görüyorsunuz.

İthalat ve ihracat oranlarımızda büyümenin borçla geldiğini ve üretime dayalı değilde sıcak paraya endeksli olarak parasal genişlemenin etkileriyle bugünlere gelindiği daha net görülecektir.
İTHALAT($ BAZINDA MİLYAR)

İHRACAT($ BAZINDA MİLYAR)
2 grafik arasındaki farkın zaman zaman 50 ila 100 milyar seviyeleri arasında sürekli bir fark oluşturması ve bu farkın son yıllarda iyice açılması ile kredi büyümelerinin getirdiği son noktada kendi kendimize yetemeyen ve sürekli cari açık veren bir durum söz konusu. Geçen ay ki ihtiyat akçesinin 42 milyar TL'nin bütçeye aktarılması ve cari açık verilmemiş olması istisnai bir durum olarak görülmektedir. Yani bu aradaki farkların kümülatif olarak toplanması dış borcu oluşturuyor!!

Bu grafiklerde peki kamu harcamalarını göremiyoruz der gibisiniz... Hemen oraya bakalım ki itibardan tasarruf olmaz kısmında gerçekten ne kadar müsrif olduğumuzu da görelim. Yap, işlet ve devret modelinin kamu harcamalarının içinde olmadığını da hatırlatalım ki sonra köprüler yollara neden tekrar her geçişte para veriyoruz bunca miktarda sorusunu sormayalım.

KAMU HARCAMALARI(TL BAZINDA)
 Ehh tabloya bakınca zaten pek fazla söze gerek kalmıyor. Bunca özelleştirmeye rağmen kamu harcamalarındaki muazzam artış nüfus artışı ile orantılarsak üstüne göçmen kardeşleri de katsak hesap tutmuyor. İsraf boyutu 2000 yıllarına göre 4 kat artmış durumda.

Peki şu anda tüm ekonomiyi bu sıcak para döneminde betona yatırmıştık değil mi? İnovasyon ve uyumlanma yerine 90 seneleri sonrası Japonya'nın düştüğü aynı hataya düştük inşaat ekonomisini her şeyin önünde tuttuk. Konutlardaki son duruma bakalım... Bina izinlerini inceleyelim;
BİNA İZİNLERİ (Sayısal bazda)
Yeni bina izinlerine bakınca 2011-2012 senelerindeki ve 2017 senesinin son zamanlarındaki bina izinleri sonrası tekrar 2004 yılının gerisine düşmüş bir seyir görülüyor. Faizler düştü ancak yatırımlarda gözle görülür hiç bir artış bulunmuyor!!

Yeni ev satışlarında durum nedir dedik bir de o konuya gelince işlerin vahim kısmı ortaya çıkıyor;
YENİ EV SATIŞLARI(YILLIK)
Faiz indirimleri ve devlet bankasının zararına verdiği konut kredilerine rağmen( Zarar kısmı şöyle piyasayı %19'dan fonlayıp %12,5'dan kredi veriliyor ve aradaki %7'lik fark görev zararı yazıyor ve vergi artışı olarak tabana yayılıyor) Nisan ve Mayıs aylarındaki rakamlardan pek farkı olmadığı geçen seneye göre ise yarı yarıya neredeyse bir azalma olduğu net görülüyor!!! Yani parayı herkes gömü yapmış bekliyor.

Zaten bu kısımda güven endeksine bakarsak birikimi harcama oranı ile ilgili olan doğru orantıyı buluruz..
GÜVEN ENDEKSİ(YILLIK BAZDA)

Güven endeksi düştükçe yeni konut alımı da gördüğünüz gibi aşağı seyretmiş durumda...

Daha önceki yazılarımdan birinde sanayi üretimi ile elektrik üretiminin ilişkisinin beraber şekilde doğru orantılı olarak hareket ettiğini sanayi büyüdükçe enerji tüketimi artacağından bu verilerin birbiriyle uyarlı olmasının gerekliliğinin belirtmiştim. O yüzden sanayi kısmını es geçiyorum orası da diğerleri gibi pek parlak değil!!!

Zaten işsizlik oranlarının tepe noktalarda pik yaptığı, genç işsizlik verilerinin tarihi rekorları kırdığı bir zamanda sanayi çok iyi derseniz ben de şunu derim; Resesyonla birlikte büyüme verileri düşen, üretim ve alımı azalan EURO bölgesine satışların azaldığını ve bu satışların sanayinin %70'ine direkt olarak etki ettiğini yüzünüze tokat gibi çarpabilirim!! Aşağıda PMI rakamlarındaki sert düşüşü görüyorsunuz en son 2008 yıllarında olana benzer değil mi? Evet!!
EURO BÖLGESİ PMI 


Kısaca en kötüyü geride bıraktığımız söylemleri doğru ise daha kötü günlere nasıl bir tanım bulunacak merak içinde bekliyorum...

5 Ağustos 2019 Pazartesi

Çin ne yapmaya çalışıyor?

Çok yoğun gündemli bir haftaya girdik, Çin’in ABD’den tarım ürünleri ithalini durdurması ve Yuanı ilk defa 7 üzerine devalüe etmesi ticaret savaşlarında yeni bir sayfa açtı.Bu olayda en büyük zarar Çin'e mal satan ülkelerde yaşanacak. Başta Almanya olmak üzere İtalya, Hollanda gibi Çin’in en büyük ithalatçılarına geldi. Yeni kur üzerinden Çin’e BMW, Mercedes satmak ya da marka olarak nitelenen EU malı ürünleri satmak daha zor olacak. Sonra sırayla Güney Amerika ülkeleri, Pasifik ülkeleri gibi Çin’e tarım ya da sanayi emtia ürünlerini satan ülkeler epeyce etkilenecek. Hem büyümesi zayıflayan hem de para birimi değer kaybetmiş bir ülkeye mal satmak haliyle zor olacak.
USDCNY GRAFİĞİ


ÜLKEMİZE ETKİSİ?
Kaynak: Ticaret Bakanlığı

Bize gelirsek biz zaten Çin’e pek bir şey satamıyoruz. Yıllık ihracatımız 2-3 milyar dolar. Ancak çok ciddi ithalat yapıyoruz, nerede ise 16-17 milyar dolar. Çin’in parasını devalüe etmesi Türk ticaret piyasasını direkt etkilemeyecektir. Rekabet ettiğimiz aynı pazarlar için ancak bizleri zorlayabilir.Ayrıca küresel bazlı deflasyonist bir durum oluşması haliyle GOÜ(Gelişmekte olan ülkeler)'lere  sıcak para akışını negatif etkileyeceğinden dolayı borçları çevirme noktasında sıkıntılar ciddi boyutlara ulaşabilir. Ki bizi ilgilendiren kısmı da burası. 2015 yılında benzer devalüasyondan etkilenmememiz hatta kurlar anlamında pozitif ayrılmamız o zaman ki küresel ekonominin böyle bir deflasyonda olmamasından dolayı idi. TV'de bu durumu yorumlayanlar bu durumu hiçe sayıyorlar ve ülkelerin PMI rakamlarının hiç parlak olmadığı bu dönemde dogmatik(at gözlükleri ile) bir biçimde bu durumu değerlendiriyorlar.  
KÜRESEL PİYASALARDA İŞLER NE OLACAK?
Çin yönetimi, işler yolunda gitmeyince soluğu yeniden eski bildiği oyuna yani “değersiz para birimi, daha çok ihracat, daha fazla büyüme”modeline geri döndü. 
Küresel piyasalarda gördüğümüz üzere petrol fiyatları düştü. Altın fiyatları bir anda artmaya başladı tekrardan ve merkez bankaları bu süreç öncesi tek tek faiz düşürmeye başladılar. Geçen hafta Trump-Çin restleşmesi ile tüm borsalar çakılmıştı ve üstüne bugün Çin restini gördüm hadi bakalım hamleni göreyim şimdi dediğinde ortalık toz duman oldu haliyle. Bu restleşmelerin Trump'la birlikte süreceğini düşünürsek yine güvenli limanlarda birikimin değerlenmesi muhtemel sonuç olarak göze çarparken bu süreçte FED faiz düşürse bile etkisiz kalacaktır.  DXY konusunda benzeri tablolar geçmişte çokça yaşandığı için refere noktamız bu yaşananlardan çıkardığımız dersler. Altın ve kripto paraların altını konumundaki BTC'de yine bu furyada yerini alacaklardır. Sonuç olarak küresel bir deflasyonist sürece bu hamlelerle girmiş olabiliriz.