Hakkımda

Fotoğrafım
Yıllar boyu edindiğim bilgi ve tecrübelerimi burada siz takipçilerim ile paylaşmak için açtığım bloğumda genel olarak finans dünyasının bilinmeyenlerine yol alacağız.Beni tanımayanlar için inşaat mühendisliği ve finans alanında diplomalarım olup 2 alanda da çalışmalarıma yıllardır profesyonel olarak devam etmekteyim.(Bu hesabın kapsamı sadece küresel ekonomi ve piyasalar ile ilgili yorumlarımla sınırlı olacaktır. Burada yer alan yorumlarım yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.)

5 Kasım 2021 Cuma

Tarihin En Büyük Ponzi Scheme Olayı : Crypto Currency

 Uzun zamandır kripto paralar üzerine bilende bilmeyende kendi kafasına göre tanımlar üretiyorlar. Temelde para nedir? sorusuna basitçe cevap vermekten uzak bu yorumlara netlik getirmek ve bu ponzi şematiği için bu yazıyı kaleme alma gereği hissettim.

Parayı tanımlayacak olursak ; Genel eşdeğer olması, Mübadele aracı sayılması, ödeme aracı olarak kullanılması,değer ve fiyatların ölçüsünü oluşturması,servet biriktirme aracı haline gelip, dünya parası haline gelmesi ile oluşur. Bu özelliklerin tümüne sahip olan her şey para olarak anılır. Şimdi bu açıdan baktığımızda zaten paranın eşdeğeri olmadıklarını net şekilde görüyoruz. Ponzi modeli adını Ponzi adlı arkadaştan(saadet zincirinin mucidi) alan bildiğimiz saadet zinciri modelidir. Bu modellerde yüksek marketing ile olabildiğince büyük bir zincir yaratılır. Çocuk iken oynadığımız sandalye kapma olayına benzerdir. Dur komutu geldiğinde herkes sandalyelere yüklenir ve birileri illa ki ayakta kalır ya işte o mevzu şu anda gerçekleşiyor.

Peki paranın eşdeğer mantığını içermeyen bir modele neden bunca insan para yatırıyor? Birincisi dünyada rezerv para sahibi ülkelerin bilançolarını oldukça fazla büyütmeleri ile birlikte oluşan durumun altında yatıyor. 2008 yılında 2 trilyon dolar para hacmi olan FED şu anda 9 trilyon dolarlık bir bilançoya sahip. Bu paranın büyük bir kısımı borsalar ve kriptolar gibi sistemlere yatırıldı. İkincisi gelir adaletsizliği (hem toplumlar hem de toplum içindeki sınıflar arasında )ise 2. dünya savaşı ortamını yaratan 100 yıl öncesindeki duruma döndü. Haliyle insanların realist yaklaşımlarının yerini bilinçli yönlendirmeler ile birlikte ponzi modellere kaymasını sağlıyorlar. 

Peki bunca yönlendirmeye sebep olanlar kimler? Facebook, Amazon, Google, Apple, Microsoft, Nvidia , Netflix firmalarının kısaltmalarından oluşan bu toplam fangman grubunu oluşturuyorlar. Koronovirüs sonrası küresel çapta ülkelerce uygulanan karantinalar ve değişen yaşam tarzları ile birlikte son yılların en popüler konusu home office çalışanlar ile evde daha çok vakit geçiren insanlar oldu. Haliyle yeni teknolojiler konusunda atılımlarda bulunan firmalar bir adım öne çıkmış oldu. Bugün itibariyle fangman'ın değeri 10 trilyon doları aşmış durumda. Son 5 yılda 3 trilyon seviyelerinden yüksek dalgalanmalar ile bu seviyelere gelindi. Ayrıca fed para politikaları ve korona etkileri ile bilançoları artan firmalar tekel konumuna ulaştı. Şu an sadece Amazon şirketinin  değeri dax 30 firmalarının hepsinden daha değerli konumda ayrıca portföyün toplam değeri  çoğu Avrupa ülkesinin gayri safi milli hasılalarından yüksek bir duruma ulaştı. Bu arada SP500 endeksinin toplam değerinin yarısından fazlası bu arkadaşlar + Tesla ediyor. 

Bu arkadaşlar neden kripto yatırımları yapıyor ve reklam yaparak kripto ekosistemine insanların daha fazla katılmasını sağlamak istiyorlar sorusunu bir soralım? Aslında tüm bu yönlendirmelerin esası merkezi finans sistemindeki ellerini güçlendirmek istemelerinden geçiyor. Şöyle ki merkezi finans sisteminden çıkıp kripto piyasasına giren insanlar sayesinde rakip firmaların hisselerine yatırım yapacak insan sayısı azalıyor, haliyle bu firmaların nakit akışları bozuluyor ve bankalara başvurduklarında ise sistemin komple dışına çıkan bu paralar sebebiyle bankalarında para hacimi düştüğü için kredi verme etkinliği azalıyor haliyle rakiplerini piyasadan silme imkanı buluyorlar. 2,7 trilyon dolara sahip bir kripto paralar hacminden bahsediyoruz. Bu paranın bankacılık sisteminin dışında kalması ile neredeyse on katı kadar finansal sistemde bozulma yarattığını görüyoruz. Böyle olunca günümüzde yaşanan küresel ekonomik problemlerin asıl sebebinin de bu oynanan oyunun içinde yattığını biliyoruz. O yüzden klasik merkez finans grubuda bu kayıplarını gidermek ve kazançlarını korumak için piyasa manüplasyonuna yöneldiğinin tespitini de yapmış bulunmaktayız. O yüzden emtia fiyatları bu kadar volatillik içeriyor o yüzden yakında ithal edecek mal dahi bulunamayabilir. Bu döngünün bu dönemde oluşacağı kondratiyef dalgalanma modeli ile aslında belliydi. Belli aralıklarla yeni sistemler kuruluyor bu modele göre ve buna göre sermaye oluşumları yaratılıyor. Fangman grubunun hisse kazançlarıda çok yüksek diyeceksiniz bununda altında yatan sebeplerden biri dünyadaki tüm dataya ve bunu işleyebilecek sistem teknolojilerine sahip olmarında yatıyor, bu da bu döngünün yarattığı değişimin bir parçası olmuş oluyor. Ünlü ekonomist Markowitz'in kendisine nobel getiren modern portföy optimizasyonu teorisine göre minimum risk ile maksimum getiriyi eğer tüm dünyanın bilgisine sahip iseniz  istediğiniz şekilde finansal sistemin içinden geçmelerini, rakiplerini sindirmelerini ve yok etmelerini ve istedikleri manüplasyonları yapabilmelerini sağlıyor. Elon Musk tek bir twiti ile istediği kadar insanı manüple ederken bunu twitter üzerinden yapıyor, insanların merkeziyetsiz sandığı sistemlere amazon web servisi tabanlı uygulamalar ile ya da google web browserları ile ulaşırken tüm dataları bu sistemlerden akıyor. Aslında tüm bu kripto ekosistemi de-finance olarak tanıtılırken, içeride yapılan alım-satım işlemlerinden tutunda sisteme tüm giriş ve çıkışlarda tüm para akışlarının yine benzer şekilde takip edildiğini unutuyorlar. 

Sonuç olarak bu teknoloji şirketlerinin yeni bir çağa girerken yeni bir sermaye sistemi paydaşlığı kurması ve bunu insanları manüple ederek (çünkü tüm insanlığın dataları ve eğilimleri ellerinde) yapmaları, devletlerden daha büyük bilgi enformasyona sahip olmaları ve tüm istedikleri kazançları ekonomik ve politik olarak sağlayabilmelerine olanak sağlıyor. Buradaki oyunun içinde ise kripto yatırımcısı olan insanlar sadece bu arkadaşların merkezi finansa diz çöktürüp tüm sistemi kendilerine bağlamalarına daha da merkezi bir finansal sistemin oluşturulmasına sebep olduklarının umarım bu anlattıklarım ile farkına varabilmişlerdir. İşin sonunda sadece daha monopol yapılar oluşuyor ve bu monopol şirketleryaptığınız kripto alımlarını bir günde sıfırlayacak güce sahipler. Paranın eşdeğer mantığına uymayan bir argümana manüplasyon aracı olarak katkıda bulunmak isteyenler sonuçlarına da tarihin en büyük ponzi oyununda sandalye kapmaca oyununda olduklarını bilerek girsinler. Blockchain modelinin getirdiği değişimleri ve iyi olan taraflarını, hayatımıza gelecekte olan katkılarını yadsımıyorum. Ama bu bitcoin veya kripto ekosistemindeki araçlar ile olmayacak diyorum. Bende kripto paralara başlarda umutlu idim ancak finansal para akışını araştırdığımda ve dünyanın geldiği son hali izlediğimde ne kadar büyük bir ponzi olduğunu görmekteyim. Umarım bu çalışmamın sizlere katkısı olabilmiştir. 

11 Nisan 2021 Pazar

UKRAYNA ,ABD, RUSYA ÜÇGENİNDE ARKA PLANDA OLANLAR VE ÜLKEMİZE ETKİLERİ

 

2019'da Ukrayna, Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ve onun Halkın Hizmetkarı partisi seçimleri kazanmıştı. Zelensky’nin başkanlığı sırasında Ukrayna, zorlu ekonomik ve yönetim reformlarını yürürlüğe koydu ve Rusya ile ihtilafların çözümü için görüşmeleri yeniledi. Mart 2020'de, uluslararası güven kazanmış ancak ülke içindeki popülaritesini yitirmiş altı aylık bir kabinenin yeniden düzenlenmesi, bazılarını haliyle endişelendirdi. Ukrayna'da geçen yıl Koronavirüs Hastalığı'nın (COVID-19) ortaya çıkışı daha fazla zorluk yarattı, ancak aynı zamanda hükümetin uluslararası finansal desteğin kilidini açmak için gerekli temel reformları ilerletmesinede yol açtı. Bu destekleri tabii ki Rusya karşısında durarak aldılar.

Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna’nın uluslararası kabul görmüş sınırları içindeki egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemekte ve iç reformların uygulanmasını teşvik etmektedir. Ukrayna’nın 1991’deki bağımsızlığından ve özellikle Rusya’nın 2014’te Ukrayna topraklarını işgalinden bu yana Ukrayna, Avrupa ve Avrasya’da ABD’nin dış ve askeri yardımlarının önde gelen ülkelerinden biri oldu. 2015 mali yılı ile 2019 mali yılı arasında yıllık ortalama 321 milyon dolar mali yardım ve ayrıca 2014 yılından bu yana toplamda yaklaşık 240 milyon dolar insani yardım aldılar . 2019 yılında, ABD Temsilciler Meclisi, kısmen Ukrayna ile ilgili iddia edilen Trump’ın ve Zelensky’nin bireysel ekonomik eylemleriyle ilgili suçlama maddelerini kabul etti, böylece ABD'nin Ukrayna ile ilişkileri ABD içişlerinde önemli bir sorun haline geldi. Senato yine de, Şubat 2020'de Başkan Trump’ı suçlamalardan beraat ettirdi. Burada esasen anlatmaya çalıştığım grift hale gelmiş ilişkiler bağıdır.

2014'ten bu yana, ABD’de AB’de ve Ukrayna’da birçok politikacı Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınadı, Rusya'ya yaptırımları teşvik etti ve Ukrayna'ya daha fazla yardım yapılmasını destekledi. Kilit yasalar arasında 2014 tarihli Ukrayna'nın Egemenlik, Bütünlük, Demokrasi ve Ekonomik İstikrar için Destek Yasası, 2014 Ukrayna Özgürlük Destek Yasası ; ve 2017 Avrupa ve Avrasya'da Rus Etkisine Karşı Mücadele Yasası gibi yasalar bulunmaktadır.

116. ABD Kongresindeki Ukrayna ile ilgili alınan politika setleri arasında Kırım İlhakı Tanımama Yasası, ABD-Ukrayna Güvenlik İşbirliği Geliştirme Yasası, Kremlin Saldırısına Karşı Amerikan Güvenliği Koruma Yasaları gibi yasalar oluşturuldu. Mecliste getirilen bir kararda, ABD'nin "Rusya'nın saldırganlığına karşı koyma ve demokrasiler topluluğu arasındaki yörüngesini sürdürme çabalarında Ukrayna'ya kararlı desteğini" onaylayacaktır diye yazıyordu. Ki bu günlerde alınan ABD eksenindeki kararların bir çoğu bu kararlara dayanılarak oluşturuldu. Bizimde tartıştığımız ve bu hafta içinde bilgilendirildiğimiz  2 donanma gemisinin Karadeniz’e geçmesi ve burada Rusya’ya karşı bir askeri hareketlilik oluşturması Möntro anlaşması ekseninde vuku buldu ve tekrardan boğazların tarafsızlığı ve askeri gemilere kapalı olması gerekliliği konuları ortaya çıktı. Kanal İstanbul projesinin de burada hizmet ettiği amacı bu anlamda okumalıyız.

Pek çok gözlemci, Sovyetler Birliği  sonrası olulan ulus devletler arasında Ukrayna’nın bağımsızlığının Rusların kabul etmesi en zor olanı olduğuna inanıyor. Pek çok Rus geleneksel politikacı, Ukrayna'nın çoğunu Rusya'nın tarihi bir eyaleti, Ukraynalıları da yakın etnik kardeşler olarak görüyordu. Haziran 2019'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Ruslar ve Ukraynalılar tek halktır ... tek millettir" demişti.% 69 oranında Ukraynalıların çoğu ister birincil ister ikincil dil olarak Rusça konuşabiliyor. Ukrayna’nın son ulusal nüfus sayımında (2001), etnik Rus olarak tanımlanan nüfusun% 17'si, çoğunlukla Rusya ile bağların ülkenin geri kalanından daha güçlü olduğu güney (Kırım) ve doğuda yoğunlaştı. Sovyet döneminde doğu Ukrayna, bağımsızlıktan sonra Rusya ile yakın ekonomik bağlarını koruyan bir ağır sanayi ve savunma üretim sektörüne ev sahipliği yaptı.

2014'ten önce, Rusya-Ukrayna ilişkileri, Ukrayna’nın NATO ve AB ile bağları, Rusya’nın Kırım merkezli Karadeniz Filosunun statüsü ve Rus doğal gazının Ukrayna üzerinden Avrupa’ya geçişi konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle zaman zaman türbülans yaşadı. 2013'ün sonunda, eski Cumhurbaşkanı Yanukoviç Rusya'ya doğru kararlı bir adım atarak AB ile daha yakın siyasi ve ekonomik bağlar kurmak için bir Ortaklık Anlaşmasını erteledi ve bunun yerine Moskova'dan önemli miktarda mali yardım almayı kabul etti. Bu karar karşıt görüşlülerin protestolarının yaşanmasına sebep oldu ve nihayetinde Yanukoviç'in iktidardan çekilmesine yol açtı.

Nisan 2014'ten başlayarak, militanlar birkaç şehir ve kasabada zorla iktidara geldi, iki ayrılıkçı oluşumun (sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti veya DPR ve Luhansk Halk Cumhuriyeti veya LPR) kurulduğunu duyurdu ve yavaş yavaş genişledi. Ukrayna hükümeti ve gönüllü kuvvetler karşılık verdi,  bölgenin bir kısmı üzerindeki devlet kontrolünü yeniden sağladı, ancak aynı zamanda düzenli Rus kuvvetlerinin katıldığı bildirilen savaşlar da dahil olmak üzere bazı büyük yenilgilere uğradı: Ilovaisk yakınında (Ağustos-Eylül 2014), Donetsk Havaalanı (Eylül 2014 -Ocak 2015) ve Debaltseve (Ocak-Şubat 2015)  olayları bunlardan bir kaçıdır.2017'de Ukrayna hükümeti, Donetsk ve Luhansk bölgelerinde yaşayan 6,4 milyon kişinin (3,8 milyon) yaklaşık% 60'ının Rus vekillerinin kontrolü altında yaşadığını söylüyorlar.

Rusya için doğu Ukrayna'da ayrılıkçı oluşumların kurulması birçok amaca hizmet etmiş olabilir. Rus hükümeti, bu bölgelerdeki nispeten Rus yanlısı nüfusu "korumaya" çalıştığını iddia etti. Ancak birçok gözlemci, Moskova'nın Ukrayna’nın iç kalkınmasını ve dış politikasını karmaşıklaştırmaya ve Ukrayna’nın gelecekteki yörüngesi üzerindeki olası müzakerelerde Rusya’nın gücünü artırmaya çalıştığına inanıyor.

Rusya’nın Kırım’a yönelik politikasının aksine, Moskova resmi olarak doğu Ukrayna’da kontrol ettiği bölgeleri Ukrayna toprakları olarak tanıyor. Rus hükümeti Ukrayna'nın doğusunda askeri müdahaleyi reddetse de, birçok gözlemci Rus hükümetinin resmi olmayan bir şekilde savaşmak için asker konuşlandırdığını, Rus “gönüllülerini” bu birliklere katılmaya teşvik ettiğini ve yerel savaşçılara silah ve teçhizat sağladığını iddia ediyor. 2018'de, o zamanlar ABD. Ukrayna Müzakereleri Özel Temsilcisi Kurt Volker, "Rusya, işgal altındaki bölgelerde - askeri güçler, siyasi varlıklar ve doğrudan ekonomik faaliyetler  ve olup bitenler üzerinde yüzde 100 komuta ve kontrol sahibidir." dedi.

Ukrayna'nın doğusundaki Rus askerlerinin tahmini sayısı 2015'teki zirveden bu yana yaklaşık 12.000'e düştü. Şubat 2019'da Ukrayna'nın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi, çoğunluğu komuta ve kontrol pozisyonlarında olan 2.100'den fazla Rus askeri kuvvetinin doğu Ukrayna'da savaştığını söyledi. Rusya destekli toplam savaşçı sayısı yaklaşık 35.000. Şubat 2020'de Ukrayna Savunma Bakanı, bölgede 25.000'den fazla Rus kuvveti (muhtemelen yerel savaşçılar dahil) olduğunu söyledi.

Çatışmanın yoğunluğu 2015'ten beri azaldı, ancak çatışma devam ediyor. O zamanki Özel Temsilci Volker, 2018'de çatışmayı "sıcak savaş" olarak nitelendirdi. Şimdiye kadar çatışmaların tahmini olarak 9.750 asker ölümüne ve en az 3.350 sivil ölüme yol açtığı biliniyor. Monaco'da fondilerini içen rus oligarklar ve ABD'li sermaye sahipleri için tabi ki bunlar sorun değildi. Şimdiden buna göre yatırım ve finans kararlarını  zaten vermişlerdir. 

Kısaca son dönemde yaşananlar ve ABD-Rusya –Ukrayna arasındaki grift yapıları ve bunun sonuçlarını anlattığımı düşünüyorum. Sonuç olarak Sovyetler sonrası tek kutuplu bir dünya ekseninin oluştuğuna şahit olduk. Günümüzde teknoloji gelişimi ve post truth kavramlar ile oluşan durumu ,bu tek eksenli oluşumdan çatallanmaya giden çoklu bir düzen içerisinde ve daha kaotik bir düzensizlik olarak tanımlıyorum. Haliyle dış politika ekseninde Nato olsun, Ab devletleri olsun, ABD olsun ve Avrasya grubu olsun, zaman zaman müttefik oldukları ancak kavgayıda bırakmadıkları bir garip doğrultuda ilerliyor. Ekonomik olarak kazanımları ortak olan dünyadaki sermaye oluşumlarının ,öbür tarafta ulus devlet modelleri açısından politik zorluklar yaşatırken, ekonomik krizler ile de dünya insanlarının emek kazanımlarını ellerinden alıyor. Oligopol veya monopol olan bu sermaye yapıları esasında bu temel tartışma eksenini oluşturuyor. Haliyle bu yaşanan durumlara sadece ulus devletlerin dış politikaları olarak değil aynı zamanda büyük sermaye birikimleri açısından bakar isek, bizde de yaşanan ekonomik buhranın ve kovid bazlı yaşanan gelişmelerin insani gelişmişlikten uzak bir görüntüde ilerlediği ve bunun dış politikada bambaşka durumlar ortaya çıkardığıda ortadadır. Ekonomik kırılganlıklarımız dış politikada zayıflık yaratır iken zenginlerimizin birikimleri artıyor. Bu neticede ulus devlet modelinden kopuk bir sermaye sınıfı sahibi olmuş oluyoruz ki bu Ukrayna örneğinde görüldüğü üzere siyasi çıkarlar üzerinde toplumların büyük acılar çekmesine ve bu oynanan politik tiyatroların büyük sermaye sahibi kazançlarına artı olarak yansıdığı toplumların alım gücünün ve refah seviyesinin düştüğü bir evreye geldiği görülmektedir. Burada ülkemiz açısından ekonomik zayıf temel sebepli ABD tarafında yer alınan bir politika güdülmesi halinde, Rusya ile ilişkilerin bozulacağı tam tersi durumda ise Halkbank davası gibi durumların tekrar ABD tarafından dile getirileceği durumların yaşanacağı da çok açık olarak önümüze geliyor. Haliyle Ülkemizde kovid bazlı yaşanan sağlık krizini sebep göstererek vatandaşlarına Türkyie ziyaretlerini kapatan Rusya’nın burada güttüğü politik amaç Halkbank davasına benzer bir tehdit içermektedir. Möntro Anlaşmasının, Kanal İstanbul projesi doğrultusunda tekrar tekrar konuşulması da biraz önce söylediğim gibi kimin istediği belli bir durumdur. Rusya ve Ukrayna arasındaki olası bir sıcak çatışma halinde hem Suriye tarafında hem Karadeniz tarafında ciddi sorunlara gebe bir döneme giriyoruz. Denge ve kutup politikalarından zamanın dengesizlikleri sebepli gelinen noktada her halükarda kazananları bilmesek de kaybedenler bellidir.

7 Mart 2021 Pazar

Çeşitli Ekonomik Verilerin Korelasyonları

 Elektrik üretimi verilerinde yapılan manipülasyonlar sebebi ile özellikle eurostat verilerini temel aldım. Böylece manipülatif yaklaşımlardan ziyade gerçeğin farkına  daha rahat varabilelimElektrik tüketiminde EPDK verileri ile TEIAS verileri uyuşmuyor. Üretildiği kadar tüketildiği mantığı ile hareket edildiğini daha önce de görmüştüm çok fark olmadığı için bu açıdan değerlendireceğim. Madem ekonomik olarak büyüdük nasıl büyümüşüz ayrıntılı buradan inceleyelim istedim.

Elektrik Üretimi ve Sanayi Üretimi
Yukarıdaki veride sanayi üretimi ve elektrik üretimindeki korelasyona incelediğimizde gördüğüm şu oldu. Anlamlı şekilde sanayi üretimi eğimi yıllara göre düşerken elektrik üretimi artmış ancak 202 0 sonrasında bir anda uyumlaşmış sonrasında ise elektrik üretimi düşerken sanayi üretim rakamları hala belli bir seviyede devam etmiş. Birincisi 2018 yılındaki kur şoku ile sanayi üretim verileri düşerken elektrik üretimi de düşmüştür. İkincisi 2020 pandemisiyle birlikte her ikisi korele halde düşmüştür. Haliyle elektrik üretimi ve tüketimi düştüğü için bu düşüş tekrar yaşanmalıdır.   O zaman nerede bu büyüme?


                                                                                                                                                                    

Elektrik Üretimi ve İşgücü oranı
İşgücü oranı ile elektrik üretimi rakamlarına baktığımızda yakın bir korelasyon inceliyoruz. Elektrik üretimi artmış ancak anlamlı bir işgücüne katılım oranına katkısı olmamış. O halde bu üretilen elektriğin büyük bölümü ithal mı edilmiştir sorusunu sormalıyız. O zaman nerede bu büyüme?

Elektrik Üretimi ve İş Dünyası Güven Endeksi

Lineer şekilde azalan eğimle iş dünyasının güven endeksi rakamları düşerken ve elektrik üretimi ile uyumlanması 208 yılından sonra olmuştur. Öncesinde çok mu pozitif baktılar bu arkadaşlar bu durumu hiç göremediler mi yapılan anketlere verilen cevaplarını aman işim gücüm bozulmasın mantığıyla mı cevapladılar sorusu ile iş dünyasının kendisine bu soruları sormalıyız. O zaman nerede bu büyüme?


Elektrik Üretimi ve Toplam Motorlu Taşıt Sayısı
Neredeyse yakın korelasyon olan motorlu taşıt sayısı ve elektrik üretimi rakamları anlamlı bir şekilde  2018 sonrası düşüş yaşamış ancak kredilerle biraz toparlamış ve tekrar azalan bir seyire dönmüştür. Ve bu uyum alım gücünün düştüğünün de göstergesi olarak kayda geçmelidir. O zaman nerede bu büyüme?




Elektrik Üretimi ve Ekonomik Büyüme Oranı
Elektrik Üretimi ve Ekonomik Büyüme Oranı arasındaki ilişkiye baktığımızda uzun yıllardır olan ekonomik büyüme eğrisi düşüş durumunda iken ucuz kredilerin dağıtılması ile 2020 sonrası anlık bir yükseliş göstermiştir .Burada ekonomik büyüme var olduğunda elektrik üretim ve tüketiminde anlamlı bir yükseliş görmemiz gerekirken aynı anda korele bir düşüş görüyoruz. O zaman nerede bu büyüme?



Elektrik Üretimi ve İşsizlik Oranı
Elektrik Üretimi ve İşsizlik Oranına baktığımızda da 2017 yılına kadar anlamlı bir bütünlükte hareket eden eğriler bir anda kopmuş sonrasında ise tamamıyla uyumsuz hale gelmiştir. İşsiz sayılarının doğruluğu konusunda kafalarımızda soru işaretlerini o zaman sormamız gerekeceğiz. İşsiz sayılmayan sayısı gerçek işsizlik rakamları nerededir ve işsiz sayısı istihdam oranı ve elektrik üretimi haliyle tüketimi düşerken nasıl azalmaktadır. Ki buna rağmen sayının yüksekliği de ortadadır. O zaman nerede bu büyüme?
Elektrik Üretimi ve Enflasyon Oranı
Elektrik Üretimi ve Enflasyon Oranı arasındaki ilişkiye baktığımızda da yakın bir bağ olduğunu görüyoruz esasında. 2018 e kadar doğru orantıda gider iken bir anda enflasyon düşmüş sonrasında elektrik üretimi haliyle tüketimi de düşmüş sonrasında krediler ile elektrik üretimi artmış ama enflasyon bir türlü eskisinde olduğu gibi doğru orantıda gitmemiştir. O halde enflasyon verisinin saklanması hususu akla gelmektedir. O zaman nerede bu büyüme?
İflas Sayıları ve Ekonomik Büyüme Oranı

İflas Sayıları ve Elektrik Üretimi

İflas Sayıları ve Ekonomik Büyüme Oranı karşılaştırıldığında büyüme git gide düşerken iflas oranları 2018 sonrasında artmış hatta son 10 yılın en yüksek rakamlarına ulaşmıştır. Ancak ekonomik olarak da büyümüşüz. Kredi büyümesi diye buna diyoruz işte tam olarak. Zaten elektrik üretimindeki düşüşün iflaslarla orantısı da yukarıda görülmektedir. O zaman nerede bu büyüme?

Sahi büyüdük ama kişi başı milli gelir sürekli düşerken, insanlar ekmeğe muhtaç hale gelirken büyümenin faturasını yine halk ödüyorsa o büyüme değil anlık olarak geçici kredili yani borçlanarak oluşan bir büyümedir. Bunun maliyetini de haliyle toplum ödüyor.  

Bu arada daha önce yazdığım yazımda da veriler ile bazı hususlara değinmiştim; https://mehmetcagdas.blogspot.com/2019/12/elektriksiz-uretim-bir-yeni-inovasyon-mu.html