Hakkımda

Fotoğrafım
Yıllar boyu edindiğim bilgi ve tecrübelerimi burada siz takipçilerim ile paylaşmak için açtığım bloğumda genel olarak finans dünyasının bilinmeyenlerine yol alacağız.Beni tanımayanlar için inşaat mühendisliği ve finans alanında diplomalarım olup 2 alanda da çalışmalarıma yıllardır profesyonel olarak devam etmekteyim.(Bu hesabın kapsamı sadece küresel ekonomi ve piyasalar ile ilgili yorumlarımla sınırlı olacaktır. Burada yer alan yorumlarım yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.)

11 Nisan 2021 Pazar

UKRAYNA ,ABD, RUSYA ÜÇGENİNDE ARKA PLANDA OLANLAR VE ÜLKEMİZE ETKİLERİ

 

2019'da Ukrayna, Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ve onun Halkın Hizmetkarı partisi seçimleri kazanmıştı. Zelensky’nin başkanlığı sırasında Ukrayna, zorlu ekonomik ve yönetim reformlarını yürürlüğe koydu ve Rusya ile ihtilafların çözümü için görüşmeleri yeniledi. Mart 2020'de, uluslararası güven kazanmış ancak ülke içindeki popülaritesini yitirmiş altı aylık bir kabinenin yeniden düzenlenmesi, bazılarını haliyle endişelendirdi. Ukrayna'da geçen yıl Koronavirüs Hastalığı'nın (COVID-19) ortaya çıkışı daha fazla zorluk yarattı, ancak aynı zamanda hükümetin uluslararası finansal desteğin kilidini açmak için gerekli temel reformları ilerletmesinede yol açtı. Bu destekleri tabii ki Rusya karşısında durarak aldılar.

Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna’nın uluslararası kabul görmüş sınırları içindeki egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemekte ve iç reformların uygulanmasını teşvik etmektedir. Ukrayna’nın 1991’deki bağımsızlığından ve özellikle Rusya’nın 2014’te Ukrayna topraklarını işgalinden bu yana Ukrayna, Avrupa ve Avrasya’da ABD’nin dış ve askeri yardımlarının önde gelen ülkelerinden biri oldu. 2015 mali yılı ile 2019 mali yılı arasında yıllık ortalama 321 milyon dolar mali yardım ve ayrıca 2014 yılından bu yana toplamda yaklaşık 240 milyon dolar insani yardım aldılar . 2019 yılında, ABD Temsilciler Meclisi, kısmen Ukrayna ile ilgili iddia edilen Trump’ın ve Zelensky’nin bireysel ekonomik eylemleriyle ilgili suçlama maddelerini kabul etti, böylece ABD'nin Ukrayna ile ilişkileri ABD içişlerinde önemli bir sorun haline geldi. Senato yine de, Şubat 2020'de Başkan Trump’ı suçlamalardan beraat ettirdi. Burada esasen anlatmaya çalıştığım grift hale gelmiş ilişkiler bağıdır.

2014'ten bu yana, ABD’de AB’de ve Ukrayna’da birçok politikacı Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınadı, Rusya'ya yaptırımları teşvik etti ve Ukrayna'ya daha fazla yardım yapılmasını destekledi. Kilit yasalar arasında 2014 tarihli Ukrayna'nın Egemenlik, Bütünlük, Demokrasi ve Ekonomik İstikrar için Destek Yasası, 2014 Ukrayna Özgürlük Destek Yasası ; ve 2017 Avrupa ve Avrasya'da Rus Etkisine Karşı Mücadele Yasası gibi yasalar bulunmaktadır.

116. ABD Kongresindeki Ukrayna ile ilgili alınan politika setleri arasında Kırım İlhakı Tanımama Yasası, ABD-Ukrayna Güvenlik İşbirliği Geliştirme Yasası, Kremlin Saldırısına Karşı Amerikan Güvenliği Koruma Yasaları gibi yasalar oluşturuldu. Mecliste getirilen bir kararda, ABD'nin "Rusya'nın saldırganlığına karşı koyma ve demokrasiler topluluğu arasındaki yörüngesini sürdürme çabalarında Ukrayna'ya kararlı desteğini" onaylayacaktır diye yazıyordu. Ki bu günlerde alınan ABD eksenindeki kararların bir çoğu bu kararlara dayanılarak oluşturuldu. Bizimde tartıştığımız ve bu hafta içinde bilgilendirildiğimiz  2 donanma gemisinin Karadeniz’e geçmesi ve burada Rusya’ya karşı bir askeri hareketlilik oluşturması Möntro anlaşması ekseninde vuku buldu ve tekrardan boğazların tarafsızlığı ve askeri gemilere kapalı olması gerekliliği konuları ortaya çıktı. Kanal İstanbul projesinin de burada hizmet ettiği amacı bu anlamda okumalıyız.

Pek çok gözlemci, Sovyetler Birliği  sonrası olulan ulus devletler arasında Ukrayna’nın bağımsızlığının Rusların kabul etmesi en zor olanı olduğuna inanıyor. Pek çok Rus geleneksel politikacı, Ukrayna'nın çoğunu Rusya'nın tarihi bir eyaleti, Ukraynalıları da yakın etnik kardeşler olarak görüyordu. Haziran 2019'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Ruslar ve Ukraynalılar tek halktır ... tek millettir" demişti.% 69 oranında Ukraynalıların çoğu ister birincil ister ikincil dil olarak Rusça konuşabiliyor. Ukrayna’nın son ulusal nüfus sayımında (2001), etnik Rus olarak tanımlanan nüfusun% 17'si, çoğunlukla Rusya ile bağların ülkenin geri kalanından daha güçlü olduğu güney (Kırım) ve doğuda yoğunlaştı. Sovyet döneminde doğu Ukrayna, bağımsızlıktan sonra Rusya ile yakın ekonomik bağlarını koruyan bir ağır sanayi ve savunma üretim sektörüne ev sahipliği yaptı.

2014'ten önce, Rusya-Ukrayna ilişkileri, Ukrayna’nın NATO ve AB ile bağları, Rusya’nın Kırım merkezli Karadeniz Filosunun statüsü ve Rus doğal gazının Ukrayna üzerinden Avrupa’ya geçişi konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle zaman zaman türbülans yaşadı. 2013'ün sonunda, eski Cumhurbaşkanı Yanukoviç Rusya'ya doğru kararlı bir adım atarak AB ile daha yakın siyasi ve ekonomik bağlar kurmak için bir Ortaklık Anlaşmasını erteledi ve bunun yerine Moskova'dan önemli miktarda mali yardım almayı kabul etti. Bu karar karşıt görüşlülerin protestolarının yaşanmasına sebep oldu ve nihayetinde Yanukoviç'in iktidardan çekilmesine yol açtı.

Nisan 2014'ten başlayarak, militanlar birkaç şehir ve kasabada zorla iktidara geldi, iki ayrılıkçı oluşumun (sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti veya DPR ve Luhansk Halk Cumhuriyeti veya LPR) kurulduğunu duyurdu ve yavaş yavaş genişledi. Ukrayna hükümeti ve gönüllü kuvvetler karşılık verdi,  bölgenin bir kısmı üzerindeki devlet kontrolünü yeniden sağladı, ancak aynı zamanda düzenli Rus kuvvetlerinin katıldığı bildirilen savaşlar da dahil olmak üzere bazı büyük yenilgilere uğradı: Ilovaisk yakınında (Ağustos-Eylül 2014), Donetsk Havaalanı (Eylül 2014 -Ocak 2015) ve Debaltseve (Ocak-Şubat 2015)  olayları bunlardan bir kaçıdır.2017'de Ukrayna hükümeti, Donetsk ve Luhansk bölgelerinde yaşayan 6,4 milyon kişinin (3,8 milyon) yaklaşık% 60'ının Rus vekillerinin kontrolü altında yaşadığını söylüyorlar.

Rusya için doğu Ukrayna'da ayrılıkçı oluşumların kurulması birçok amaca hizmet etmiş olabilir. Rus hükümeti, bu bölgelerdeki nispeten Rus yanlısı nüfusu "korumaya" çalıştığını iddia etti. Ancak birçok gözlemci, Moskova'nın Ukrayna’nın iç kalkınmasını ve dış politikasını karmaşıklaştırmaya ve Ukrayna’nın gelecekteki yörüngesi üzerindeki olası müzakerelerde Rusya’nın gücünü artırmaya çalıştığına inanıyor.

Rusya’nın Kırım’a yönelik politikasının aksine, Moskova resmi olarak doğu Ukrayna’da kontrol ettiği bölgeleri Ukrayna toprakları olarak tanıyor. Rus hükümeti Ukrayna'nın doğusunda askeri müdahaleyi reddetse de, birçok gözlemci Rus hükümetinin resmi olmayan bir şekilde savaşmak için asker konuşlandırdığını, Rus “gönüllülerini” bu birliklere katılmaya teşvik ettiğini ve yerel savaşçılara silah ve teçhizat sağladığını iddia ediyor. 2018'de, o zamanlar ABD. Ukrayna Müzakereleri Özel Temsilcisi Kurt Volker, "Rusya, işgal altındaki bölgelerde - askeri güçler, siyasi varlıklar ve doğrudan ekonomik faaliyetler  ve olup bitenler üzerinde yüzde 100 komuta ve kontrol sahibidir." dedi.

Ukrayna'nın doğusundaki Rus askerlerinin tahmini sayısı 2015'teki zirveden bu yana yaklaşık 12.000'e düştü. Şubat 2019'da Ukrayna'nın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi, çoğunluğu komuta ve kontrol pozisyonlarında olan 2.100'den fazla Rus askeri kuvvetinin doğu Ukrayna'da savaştığını söyledi. Rusya destekli toplam savaşçı sayısı yaklaşık 35.000. Şubat 2020'de Ukrayna Savunma Bakanı, bölgede 25.000'den fazla Rus kuvveti (muhtemelen yerel savaşçılar dahil) olduğunu söyledi.

Çatışmanın yoğunluğu 2015'ten beri azaldı, ancak çatışma devam ediyor. O zamanki Özel Temsilci Volker, 2018'de çatışmayı "sıcak savaş" olarak nitelendirdi. Şimdiye kadar çatışmaların tahmini olarak 9.750 asker ölümüne ve en az 3.350 sivil ölüme yol açtığı biliniyor. Monaco'da fondilerini içen rus oligarklar ve ABD'li sermaye sahipleri için tabi ki bunlar sorun değildi. Şimdiden buna göre yatırım ve finans kararlarını  zaten vermişlerdir. 

Kısaca son dönemde yaşananlar ve ABD-Rusya –Ukrayna arasındaki grift yapıları ve bunun sonuçlarını anlattığımı düşünüyorum. Sonuç olarak Sovyetler sonrası tek kutuplu bir dünya ekseninin oluştuğuna şahit olduk. Günümüzde teknoloji gelişimi ve post truth kavramlar ile oluşan durumu ,bu tek eksenli oluşumdan çatallanmaya giden çoklu bir düzen içerisinde ve daha kaotik bir düzensizlik olarak tanımlıyorum. Haliyle dış politika ekseninde Nato olsun, Ab devletleri olsun, ABD olsun ve Avrasya grubu olsun, zaman zaman müttefik oldukları ancak kavgayıda bırakmadıkları bir garip doğrultuda ilerliyor. Ekonomik olarak kazanımları ortak olan dünyadaki sermaye oluşumlarının ,öbür tarafta ulus devlet modelleri açısından politik zorluklar yaşatırken, ekonomik krizler ile de dünya insanlarının emek kazanımlarını ellerinden alıyor. Oligopol veya monopol olan bu sermaye yapıları esasında bu temel tartışma eksenini oluşturuyor. Haliyle bu yaşanan durumlara sadece ulus devletlerin dış politikaları olarak değil aynı zamanda büyük sermaye birikimleri açısından bakar isek, bizde de yaşanan ekonomik buhranın ve kovid bazlı yaşanan gelişmelerin insani gelişmişlikten uzak bir görüntüde ilerlediği ve bunun dış politikada bambaşka durumlar ortaya çıkardığıda ortadadır. Ekonomik kırılganlıklarımız dış politikada zayıflık yaratır iken zenginlerimizin birikimleri artıyor. Bu neticede ulus devlet modelinden kopuk bir sermaye sınıfı sahibi olmuş oluyoruz ki bu Ukrayna örneğinde görüldüğü üzere siyasi çıkarlar üzerinde toplumların büyük acılar çekmesine ve bu oynanan politik tiyatroların büyük sermaye sahibi kazançlarına artı olarak yansıdığı toplumların alım gücünün ve refah seviyesinin düştüğü bir evreye geldiği görülmektedir. Burada ülkemiz açısından ekonomik zayıf temel sebepli ABD tarafında yer alınan bir politika güdülmesi halinde, Rusya ile ilişkilerin bozulacağı tam tersi durumda ise Halkbank davası gibi durumların tekrar ABD tarafından dile getirileceği durumların yaşanacağı da çok açık olarak önümüze geliyor. Haliyle Ülkemizde kovid bazlı yaşanan sağlık krizini sebep göstererek vatandaşlarına Türkyie ziyaretlerini kapatan Rusya’nın burada güttüğü politik amaç Halkbank davasına benzer bir tehdit içermektedir. Möntro Anlaşmasının, Kanal İstanbul projesi doğrultusunda tekrar tekrar konuşulması da biraz önce söylediğim gibi kimin istediği belli bir durumdur. Rusya ve Ukrayna arasındaki olası bir sıcak çatışma halinde hem Suriye tarafında hem Karadeniz tarafında ciddi sorunlara gebe bir döneme giriyoruz. Denge ve kutup politikalarından zamanın dengesizlikleri sebepli gelinen noktada her halükarda kazananları bilmesek de kaybedenler bellidir.