Stephanie Kelton'ın Deficit Myth'ini açıklarken önce içinde bulunduğumuz pandemi döneminde yapılanlar ile başlamak gerekiyor. Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler COVID-19 ile mücadele etmek için ekonomilerini kapattılar. Hükumetler harcamalarındaki büyük artış hane halklarına ve işletmelere yardım sağladı, ancak birçok politikacıya ve ekonomiste göre, bu hükumet harcamaları 'ulusal borç ikilemleri' yarattı .ABD ve Birleşik Krallık kamu borç seviyeleri gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) yüzde 100 üzerinde uçmasına ulaşacağı tahmin ediliyor. Japonya'nın kamu borçlarının GSYİH'ya oranının yüzde 250'nin üzerinde büyümesi bekleniyor. IMF , gelişmiş ekonomilerdeki ortalama borç / GSYİH oranlarının yüzde 120'nin üzerine çıkacağını öngörüyor. Borç / GSYİH oranları bu kadar yüksek olduğunda, ana akım iktisatçılar pandemi sonrası bir borç çıkıntısı olacağına dair uyarıda bulunuyorlar ve bunun gelecekte kamu harcamalarının kısıtlanmasını ve vergilerin artmasını zorlayacağını söylüyorlar. Artan vergiler hanehalklarının tüketim harcamalarını ve işletmelerin yatırım harcamalarını azaltacaktır. Sonuç, daha yavaş GSYİH büyümesi ve işçinin ücret ve maaşlarındaki durgunluktur. Burada Piketty'nin vergileri arttıralım her şey güzel olacak tezi de tartışmaya giriyor haliyle. Sonra bu konuya geri döneceğim yazarın anlattığına gelirsek, kamu borçlarının artmasıyla ilgili kaygıların temelsiz olduğunu gösteriyor. Kelton, hükümet harcamalarının doğru şekilde hedeflendiğinde ve kamu borcunun sorunlu olması gerekmediğini savunuyor. Kamu açıklarının bir ekonomi için çok sağlıklı olabileceğini savunuyor. Kelton, daha büyük açıkların bir ekonomiyi güçlendirebileceğini ve daha hızlı büyümeye yol açabileceğini de iddia ediyor.Yani geleneksel hikayeye karşı diyor ki istediğiniz kadar ABD doları basabiliyorsanız bu borcunuzu değiştirir mi diyor ve borcun önemli olmadığını bunu para basarak halledebileceğini söylüyor. Bir ülke rezerv para birimine sahipse kendi kendini finanse edebiliyor ve vergi ya da borç almaları gerekmiyor diyor. Enflasyon oluşmaz mı sorusuna da şu anda hanehalkı harcamalarının ve yatırımların talebinin zaten enflasyon oluşumundan çok deflasyon korkusunda olduğunu ekliyor. Zaten düşük enflasyonu koruyacak iş modellerini örnek veriyor(Amazon, Walmart). Yani enflasyon korumasını tedarik zinciri rekabeti ve düşük fiyat avantajı sunan yapılarda buluyor. Enflasyon ve küçülme olmaksızın devletin modern para politikası güderek işler oluşturabileceğini, eğitim eşitliği sağlayabileceğini, altyapı ve iklim değişikliği konularında gelişmeler yaratabileceğini anlatıyor. Tabi bunlar iyi hoş ama yine Wallerstein'ın dünya teorisine dönecek olursak merkez ülkeler rezerv paraya sahip olarak bunu yaparken diğerleri de pazar olmaya devam mı edecekler? Bu işin doların gücüne bağlı olarak kurulması konusu kendi içinde çelişen bir durumda yaratıyor. Yani eşitlikçi devrimden bahseden Wallerstein ve Piketty gibi isimlerin yanında Kelton sadece rezerv sahibi ülkelerin kurtarıcısı konumunda oluyor. Çevre ve yarı çevre ülkelerdeki demokrasi yapılarını nasıl etkileyeceğini ise Daron hocanın dar koridorundaki prangalanmış leviathen modeline göre devlet gücü toplum gücü denge modelinde namevcut bir leviathen yaratıp yaratmayacağını bilmiyoruz ya da despotik bir hal almasının mümkün olup olmadığını çünkü hükümet direkt destek çıkarsa devletin gücü artacak, ancak halk bunu daimi algılarsa harcama alışkanlığı değişebileceğinden ticari rekabetin getireceği götüreceği özgürlük konusunda da sıkıntılar sunacaktır.Sonuç olarak rezerv parası olanların eşitliği olmayanların sömürüsü konusunda bir garip hikaye mmt. Rifkin'in mikro modellemeler ile yeşil devrim modeli mmt ile bağlantılansa da bunun da sebebi sol olarak tabir ettiğimiz eski tip siyasetçilerin demokrat tayfada yoğun olması ki seçim döneminde Osario Cortez ve Bernie Sanders gibi isimler seçim kampanyasında sık kullandılar bunu.Anlayamadıkları Rifkin'in modeli yeşil devrimin enternasyol yapısı ve eşitlikçi bir paylaşımdan geldiği ve sadece rezerv para sahibi olanlara değil olmayanlara da aynı yapıyı sunmasında. Kitap neoklasik iktisadi bakış açısını komple yıkan ve bambaşka bir çerçeveden para ve maliye politikalarına öneriler getiren bir eser olmuş. Belki MMT'nin gelecekte başka başka her ülkeye uygulanabilir yolları bulunur, kim bilir...
Birbirinden apayrı görüşlere sahip bu isimlerin savundukları şeylerin daha eşitlikçi,modern ve entegre bir dünya yaratmak konusunda tartışılması gereken konuları gündeme getirmesi ve çözüm önerileri sunmaları dahi kendilerine yapılan eleştirilerin bu konuları daha da ön plana çıkarmasına ve insanlığın gelişiminde mihenk taşı olan dönemler olan özgürlük,refah devrimlerinden sonra eşitlikçi bir devrimin oluşmasına katkı sağlayacak çalışmalardır. Geleceği kimse tahmin edemez ama bu kitapları okur tartışırsanız yeni fikirleri çıkarabilecek yorumlayabilecek entellektüel bir düşünce dünyasını yaratmanıza katkısı olacaktır. Kendi eleştirilerimi de bu çerçevede kitapların anlattığı fikirlerin özelinde okuduğum eserlerden farklılıkları çerçevesinde yaptığımı düşünüyorum. Nitekim despotik leviathen'lerin ve ulus devlet modellerinin içe kapanık yapılara dönmesini istemiyorsak bu durumlara açıklıkla yaklaşmalıyız.Sermaye birikiminin tüm gsyh'yı yutmasına engel olmak için sosyal devlet yapılarının gelişmesi, para teorilerinin neoklasik çerçeveden bakılması yerine daha modern para ve maliye politikaları geliştirilmesi, finansal sistemlerin daha adil yapılar olarak kurulması,gelirlerin adaletli dağılımı ve yeni vergi modellemeleri geliştirilmesi veya belki de Kelton'ın dediği gibi gerek kalmayacak olması gibi yeni fikirlerin desteklenmesi, yeşil devrim yolunda mikro enerji santralleri ve yaşanabilir çevre ve yaşanabilir dünya konusunda atılacak yeni adımlar belirlenmesi gerekiyor.