İşletmelerin amacı
kâr elde etmek ve işletmeyi devamlı sürdürebilir hale getirmektir. Bireysel ve
sosyal başarısızlıklar işletmeyi risklere maruz bırakmaktadır.
Risk, bir kişinin
gelecekle ilgili beklentilerinde öngörmüş olduğu belirsizlikleri ifade ederken,
bu belirsizlikler bireylerin refah seviyelerini ve hayat standartlarını da
doğrudan etkilemektedir.
Günümüzde gelinen
süreçte küreselleşmeyle birlikte işletmeler arası her alanda rekabet artmış ve
mevcut koşullar daha zor hale gelmiştir. Bu çerçevede piyasanın gerektirdiği
ekonomik ve sosyal koşullara ayak uyduramayan şirketler çalışmalarına son
vermek durumunda kalmışlardır. Bu nedenle işletmeler için finansal anlamda
başarısızlık önemli bir sorundur ve bu problemin ortadan kaldırılabilmesi için
bu başarısızlığa sebep olan unsurun iyi belirlenmesi gerekmektedir.
İç faktörlerin yanı
sıra şirketler çevresel faktörleden de önemli oranda etkilemektedirler. Bu
bağlamda çevresel faktörlerde yaşanan bir olumsuzluk işletmeyi de
etkileyebilmekte ve başarısız olmasına neden olabilmektedir. Özellikle
yönetimde istikrarsızlık, teknolojik gelişmelere ayak uyduramama, ilgili
kanunlarda değişikliklere gidilmesi ve ekonomik kriz başarısızlığa sebep olan
temel unsurlardır.
Piyasadaki mevcut
tüm menkul değerler üzerinde, ülkenin içinde bulunduğu politik, sosyal ve
ekonomik şartlarda meydana gelen değişmelerin ciddi etkisi olmaktadır. Bu
noktada oluşan riskli durumu yatırımcıların değişik alanlara yatırım yapmaları
da kurtarmamaktadır. Faiz oranlarında değişmeler, ülkede yaşanan
belirsizlikler, ekonominin beklentilerin altında kalmasına veya beklenenin
gerçekleşmemesine sebep olabilmektedir. Bu durum bütün menkul değerlerin
fiyatlarında yükselmelere aksi neden olmaktadır. Bu da tüm menkul kıymetlerin
fiyatlarının yükselmesine, tersi olması durumunda ise düşmelere sebep
olabilmektedir.
Görülen finansal
risklerin tamamı faiz oranı, döviz kuru ve bunlara bağlı olarak enflasyon
değerlerindeki yükselmelerden kaynaklanmaktadır. Özellikle yabancı para
cinsinden işlem yapan şirketleri etkileyen döviz kurlarındaki yüksek
volatilite, tüm ekonomik göstergeleri de etkilemektedir.
Burada bulunan tüm
riskler şirketlerin sektörel piyasada zaman zaman karşılaşabilecekleri muhtemel
unsurlardır. Firmaların risklerden korunma usul ve yöntemlerini yerinde ve
zamanında kullanmamaları da finansal açıdan yaşanabilecek başarısızlık
ihtimallerini artırmaktadır.
İşletmelerin karşılaştığı finansal
risklerin uygun tekniklerden yararlanılarak yönetilmesi ve böylece olması
muhtemel zararların en aza indirilmesi ya da zararların olmaması şirkete fazladan
varlık kullanılmasına sebep olur. Firmanın finansal tabloları yalnızca muhasebe
ve finans bulguları doğrultusunda hazırlanmasının yanında, işletme ile ilgili
tüm çevreleri yakından ilgilendirmektedir. Bunun için fizibilite çalışmaları
iyi düzeyde gerçekleştirilmeyen sermayelerden hesapta olmayan neticelerle karşılaşılması,
zamanında bitirilememesi; işletmenin bu sermaye adına sağlanan kredileri, tekrar
karşılamalarında sorunlar çıkaracaktır. İşletmenin fazla getirisi olmayan, kârlılık
payı az alanlara yatırımda bulunması, her zaman olan giderlerin firma için gereğinden
fazla risk taşımasına yol açacaktır.
Sonuç olarak, idareciler risk durumuna bakışlarını geniş tutarak firmalarını etkili kurallar ile yönetmeleri ve geliştirmeleri gerekir. Büyük ölçekli firmalar, doğru yönetildiğinde en yüksek seviyede yarar sağlarlar. Riskleri belirler, kontrol eder ve ileriki dönemlere ilişkin tahmin edilemeyen risklerin tespit edilmesi için uğraşırlar. Risk yönetimi metodlarının uygulamaya konması firmaların mali belirsizliklerin en aza indirilmesinin yanı sıra büyüme kapasitelerini de yükseltmelerine fayda sağlar. Böylece işletmeler finansal oranlarını maksimum duruma getirebilir ve işletme için sürdürülebilir bir gelecek ve daimi başarı oranını yakalayabilme kabiliyetini yaratabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder