2001'de FED'in belirlediği $ faizi 6,50. Şu anda bir kaç puan oynayacak mı diye hop oturup hop kalktığımız oran ise 2,50 ler civarında seyrediyor. |
2001'de ECB(Avrupa Merkez Bankası) %4,50'lerden yüksek iken şu anda 0,25 düzeyinde bir faiz oranı bulunmaktadır. |
Peki burada yaşanan kriz ortamında devletin elinde olan varlıklar neler idi? Şu anda özelleştirmeler ile satılan cumhuriyet zamanı fabrikaları, daha sonrasında sanayileşme ile gelişen büyük petrol rafineleri gibi bir çok varlığı bulunmakta ve elektrik,su,telefon idareleri devlet tarafından kontrol edilmekteydi.
Üstüne 1999 yılının Ağustos ayında yaşanan Türkiye tarihinin en büyük doğal felaketinin üzerinden 1 yıl geçmiş ve bu felaket en büyük sanayi kuruluşlarını barındıran İzmit şehrimizde yaşanmıştı.Böyle bir doğal afetten sonra bu kuruluşların üretim yapısının varın ne kadar etkilendiğini sizler tekrar tekrar düşünün...
Aynı şartların şu anda olduğunu düşünelim ve senaryomuzu buna göre kurgulayalım bakalım neler olur?
Öncelikle küreselde yaşanan daralmanın sonucunda bu yukarıda bahsi geçen faiz oranlarına tekrar dönüleceği bariz bir durum olarak önümüzde duruyor. Her ne kadar FED ve ECB açıklamaları son zamanlarda değişkenlik gösterse de sonuç olarak faizleri yıllara yayarak ya da kısa süreler içinde arttırma niyetleri olacaktır. 2001' deki kriz sonrası bir anda küreselde faizler düştü ve ucuz para tüm dünya piyasalarını sardı borsalar ralliler yaptı , bizim gibi zora düşmüş ekonomilerinin tüm kar eden devlet kurumlarını aldılar. Sonrasında para arzını çok fazla büyüttüklerini fark ettiklerinde 2008 krizi ile karşılaşıldı. Hani bizi şu teğet geçen ama elimizdeki datalarda daha farklı sonuçlara ulaştığımız kriz. Sonrasında tekrar açığı büyüterek kapamaya çalışan küresel lobi en sonunda bu sene resesyonu konuşmaya ve verilerle ciddi bir para arzında kısılmaya gidileceğini duyurmaya başladı. Yalnız bu sefer elde avuçta bir şey yok,üstüne dağ olmuş borçlar ve üretimden uzak bir toplum yapısı var... Benzer doğal felaket ihtimallerinden bahsetmiyorum ancak şunu bilin ki her yer 1. derece deprem bölgesi ülkede çoğu da sanayi şehirlerimiz...
Sonuç olarak yukarıdaki değerlendirmeler ile o döneme baktığınızda tekrar tekrar okuduğunuzda gerçekleri görmek için ahlaklı ve erdemli bir kalbe sahip olmak yeterlidir.
''Köylü kalkınmadıkça Türkiye kalkınmaz'' diyen Bülent Ecevit'i küreselde faizlerin en yüksek olduğu dönemde en çok eleştiren yine aynı köylülerdi...Utanma duygusu kalmayınca insanda ekonomi konuşulacak alanlar arasında kendisine yer bulamaz. Çünkü neden değil sonuçtur yaşananlar... Ahlak ve erdem kavramlarını kaybeden insanlardan zaten utanma duygusu da beklenmemeli....
Grafik Kaynakları:
1 https://tr.tradingeconomics.com/turkey/industrial-production
2-https://www.global-rates.com/interest-rates/central-banks/central-bank-america/fed-interest-rate.aspx
3-https://www.ecb.europa.eu/stats/policy_and_exchange_rates/key_ecb_interest_rates/html/index.en.html
Hocam, sizce ozellestirmeler yasadigimiz krizi daha da mi agirlastiriyor yoksa krizin etkisi hafifliyor mu?
YanıtlaSilTemel tüketim malzemelerini ureten kurumlari satarsaniz bunun etkisi uzun vadede o malı dışarıdan bağımlı hale gelmenize sebep olur. Bu ticarette döviz bazli oluyor. Buna göre kriz olduktan sonra ekstra etkisi olduğunu yaşayarak test ediyoruz bu günlerde.. krizin sebepleri ekonominin sonuç olmasında gizli. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kalkması ile krizin oluştugunu gormeliyiz öncelikle.
YanıtlaSil